20 Kasım 2014 Perşembe

Kenan Işık hakkında gelisme

3,5 aydır Almanya'da tedavi gören yönetmen ve oyuncu Kenan Işık ambulans uçakla Türkiye'ye getirildi.

21 Mart'ta, kaldığı otelin saunasında düşerek beyin kanaması geçiren ve tedavi için 29 Temmuz'da ambulans uçakla Almanya'ya götürülen yönetmen ve oyuncu Kenan Işık, bu akşam Türkiye'ye getirildi.

Kenan Işık, Amerikan Hastanesi'nde 4 ay tedavi gördükten sonra, 29 Temmuz'da Sağlık Bakanlığı'na ait ambulans uçakla Almanya'nın Baden Württemberg eyaletindeki Friedrichshafen kenti havalimanına götürülmüş, burada da özel bir merkeze nakledilmişti. Kenan Işık bu merkezde 3,5 ay boyunca nöro-rehabilitasyon tedavisi gördü.

8 AYDIR BİLİNCİ KAPALI

8 aydır bilinci kapalı olan Kenan Işık, akşam saatlerinde Sağlık Bakanlığı'na ait ambulans uçakla İstanbul'a getirildi. Ambulans uçağın Atatürk Havalimanı'na inişinden kısa süre sonra, aprona giren bir ambulans, uçağın yanına kadar yanaştı. Kenan Işık'ın sağlık görevlileri tarafından ambulansa konulmasından sonra, ambulans havalimanından ayrıldı.

Sanatçının tedavisine evinde devam edileceği öğrenildi.

Keremcem ve Seda Güven pariste evlendi

Paris Başkonsolosluğunda basına kapalı gerçekleştirilen nikah töreniyle Keremcem ve Seda Güven dünyaevine girdi. Tören çıkışında basın mensuplarına teşekkür eden Keremcem eşi Seda Güven'le Başkonsolosluk binasından ayrıldı.

Gmkhan Demirkol'a 8 yıl hapisane

Oyuncu Gamze Özçelik'e tecavüz ettiği iddiasıyla yargılanan ve katıldığı duruşmada tutuklanan eski milli basketbolcu Gökhan Demirkol, 8 yıl 9 ay hapse mahkum edildi.

Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada sanık Demirkol hakim karşına çıkarıldı. Taraf avukatlarının da hazır bulunduğu duruşma sonunda kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Demirkol'u 8 yıl 9 ay hapse mahkum etti.

DAVANIN GEÇMİŞİ

Oyuncu Gamze Özçelik'e 1 Temmuz 2004 tarihinde Kemer'deki bir otel odasında tecavüz ettiği iddiasıyla Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Gökhan Demirkol, 25 Aralık 2006'da 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılmış, 30 Kasım 2005'te tutuklanmıştı. Demirkol, 8 ay 10 gün cezaevinde kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.

Karar, 9 Haziran 2008'de Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin oy birliğiyle bozulmuş, bunun üzerine yeniden yargılama süreci başlatılmıştı. Hakkında yakalama kararı çıkarılan sanık, 6 Kasım 2014'te katıldığı duruşmada tutuklanmıştı. 

Tifliste Türkiye kütüphanesi açıldı

Yunus Emre Enstitüsünün, Ziraat Bankasının desteğiyle yürüttüğü 100 Türkiye Kütüphanesi Projesi kapsamında Tiflis'te Türkiye Kütüphanesi açıldı

Yunus Emre Enstitüsünün, Ziraat Bankasının destekleriyle yürüttüğü 100 Türkiye Kütüphanesi Projesi kapsamında Tiflis ayağındaki Türkiye Kütüphanesi, Gürcistan Parlamentosu İlia Çhavchavadze Milli Kütüphanesi bünyesinde hizmete girdi.

Kütüphanenin açılışına Türkiye'nin Tiflis Büyükelçisi Levent Gümrükçü, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Hayati Develi, Gürcistan Parlamentosu İlia Çavçavadze Milli Kütüphanesi Müdürü Giorgi Kekeledze, Ziraat Bankası Tiflis Şube Müdürü Mehmet Uçar'la çok sayıda Türkolog katıldı.

Kütüphanede, Türk edebiyatı alanında yetişkinlere ve çocuklara yönelik klasik sayılabilecek kitaplar ve Türkiye hakkında Türkçe, Türk tarihi, kültürü, sanatı, Türk mutfağı, Türkiye'deki şehirlerin tanıtımı, Türk turizmi,

Türkiye'de yatırım ve eğitim imkanları, Türkiye ekonomisi, Türk siyaseti, Türkiye'nin yeni dış politikası gibi konularda yapılacak araştırmalarda temel kaynak kabul edilen eserlerden oluşan yaklaşık 2 bin 500 kitap yer alıyor.

8 filistinli yaralandı

Fetih Hareketi'nin Kudüs Sözcüsü Enver Bedr, İsrail askerleri ile gösteri yapmak isteyen Filistinli gençler arasında gerginliğin yaşandığını belirterek, "İsrail askerlerinin Filistinli gençlere karşı gerçek mermi ve göz yaşartıcı gaz kullanması sonucu 8 kişi yaralandı, 7 kişi gazdan etkilendi" dedi. Bedr, İsrail askerlerinin şu anda Ebu Deys beldesinde evlere baskın yaparak gösterilere çıkan gençleri gözaltına almaya çalıştığını aktardı.

İsrail askerlerinin 1967'den beri ilk kez Mescid-i Aksa'nın mihrabının bulunduğu bölüme girmesinin ardından 18 Kasım'da Batı Kudüs'te bir sinagoga düzenlenen saldırıda 5 İsraillinin hayatını kaybetmesi şehirdeki gerilimi iyice arttırmıştı.

Süreçte herkesin atacağı adımlar var

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakanlık Sarayı'nda Türkmen milletvekilleriyle görüşmesinin ardından Irak İnsan Hakları Bakanı Muhammet Beyati, Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşad Salihi ve Türkmen milletvekilleri ile basın toplantısı düzenledi.

Davutoğlu, Irak ziyareti kapsamında yaptığı görüşmeler içinde en anlamlı görüşmelerden birisinin Türkmen milletvekilleri ile yaptığı görüşme olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Türkiye ile Irak arasındaki dostluk, çok köklü arka plana, temellere sahiptir. Bu dostluğun köklerinden birisi de Irak'taki Türkmen mevcududur. Türkmenlerin Irak toplumu içinde edindikleri yer, tarihi olarak burada oynadıkları rol, Türkiye ile Irak arasındaki önemli bağlardan birini oluşturmuştur. Bütün Iraklılar, bizim akrabamızdır, Araplar, Kürtler, Türkmenler, Sünniler, Şiiler, bizim akrabamızdır. Ancak dil bağımız, tarihi irtibatlarımız dolayısıyla ve tabii Türkmenlerin Irak siyasetinde öncelikli rol oynaması, hep Türkiye'nin öncelikleri arasında yer aldı."

Ne zaman Irak'a gitse Türkmen milletvekilleri ile bir araya geldiğini, Türkiye'ye geldiklerinde de ağırladıklarını anlatan Davutoğlu, "Onların sıkıntılarını her zaman Irak hükümeti nezdinde takip ettik" dedi.

"NE TALEP GELİRSE BÜTÜN TALEPLERİ KARŞILANACAKTIR"

Son olaylarda Türkmen nüfusunun çok acılar yaşadığını aktaran Davutoğlu, "Özellikle IŞİD saldırılarından, coğrafi sınırları sonucu olarak en fazla etkilenen topluluklardan biri Türkmenler oldu" ifadesini kullandı.

Telafer'de büyük acıların yaşandığına işaret eden Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Dışişleri bakanıyken Telaferli Sünni ve Şii kökenli Türkmen kardeşlerimizi bir araya getirip barış ve uzlaşma alanındaki çalışmalarda beraber olmuştuk ama maalesef son olaylarda Şii Türkmenlerin Telafer'i terk etmeleri, terk etmek zorunda bırakılmaları, büyük yaralar oluşturdu. Türkiye olarak süratle alana intikal ederek onlar için kamplar kurma ve onların güvenliğini temin etme için elimizden geleni yapmaya çalıştık."

Davutoğlu, Türkmenlerin sancılı günlerinde ihtiyaçlarını tespit ettiklerini ve her şeyden önce insani olarak tüm Iraklı kesimlere yaptıkları gibi Türkmenlere de ellerinden gelen yardımı sürdüreceklerini kaydetti. İnsani yardım konusunda bundan sonra birlikte atılacak adımları görüşmelerde konuştuklarını bildiren Davutoğlu, "Ne talep gelirse bütün talepleri karşılanacaktır" dedi.

Davutoğlu, "mezhep ayrımı yapmaksızın insani taleplerin hepsini karşılamanın Türkiye'nin boynunun borcu olduğunu" belirterek, şu ana kadar yaklaşık 600 tıra yakın insani yardım malzemesinin Türkmenler'e ulaştırıldığını ifade etti. Bunun sadece son iki üç ay içinde yapılan yardım olduğunu hatırlatan Davutoğlu, 60 milyon dolar katkı sağlanmaya çalışıldığını, hastane, okul yapımı gibi ne talep edilirse de yapılmaya çalışılacağını dile getirdi.

Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İkinci önemli husus: Türkmenlerin bulundukları şehirleri, kasabaları, bölgeleri terk etmemeleri. Bu IŞİD belasından kurtulduktan sonra inşallah Türkmenler, asırlarca yaşadıkları topraklara, köylere, kasabalara, şehirlere geri dönmeliler."

Son olarak Emirli'deki olaylardan sonra buraya da ciddi bir insani kampanya başlatmak gerektiğine karar verdiklerini ifade eden Davutoğlu, "Gerekirse orada bir kamp kurma konusunda elimizden geleni yapmaya karar verdik" diye konuştu. Davutoğlu, Türkmen kimliğinin korunmasının Irak'taki tüm kimliklerin korunması gibi önemli olduğunun altını çizerek, vekillerin "farklı siyasi gruplara mensup olmakla birlikte, konu Türkmen meselesi olduğunda, Kerkük meselesi olduğunda Irak Parlamentosunda birlikte hareket etmeleri" konusunda kendilerine teşekkür ettiğini söyledi.

"Kerkük, Türkmenlerin, Arapların, Kürtlerin, bütün hepsinin ortak şehri olarak, güzel bir örnek olarak yaşatılmalıdır. Bu bizim Irak politikamızın esaslarındandır" diyen Davutoğlu, yakın zamanda bazı vekillerin şehit edilen yakınları olduğunu hatırlattı ve başsağlığı diledi. Başbakan Davutoğlu, "Gördüğünüz şu tabloda bile ne kadar şehidimizin yakını var, onların hepsini rahmetle anıyoruz. Bütün Türkmen davası için, bütün şehadet şerbeti içmiş kardeşlerimize bir kez daha rahmet diliyoruz" dedi.

Sağ tarafında İnsan Hakları Bakanının sol tarafında da İnsan Hakları Komisyonu Başkanı'nın bulunduğuna dikkati çeken Davutoğlu, "Yani Irak'taki insan hakları konusu Türkmenlere emanet. İnşallah bir daha Irak'ta kardeş kanı dökülmeyecek şekilde kalıcı barış sağlanır. Allah'tan tekrar şehitlerimize rahmet diliyoruz. Türkmen kardeşlerimizin acılarının dinmesi için elimizden gelen çabayı göstermeyi bir kere daha taahhüt ediyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

"HER GÜN YENİ BİR FİKİR ÇÖZÜM SÜRECİNE KATKI SAĞLAMAZ"

Davutoğlu, bir gazetecinin "Adalet Bakanı HDP Grup Başkanvekilleriyle görüştü ve sonrasında hasta tutuklularla ilgili bir düzenleme yapılabileceğine dair bir açıklama geldi HDP heyetinden böyle bir çalışma var mı? Çözüm süreciyle ilgili Selahattin Demirtaş’ın açıklamaları var: 30 kişilik bir komisyon kurulabilir, izleme süreciyle ilgili bu komisyonun yarısı hükümetin belirleyeceği isimler yarısının da HDP tarafından belirlenecek isimlerden oluşması yönünde. Böyle bir çalışma var mı" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Adalet Bakanımızın görüşmesiyle ilgili tabii kendisinden bilgi alacağım. İnsani gerekçeler söz konusu olduğunda her zaman biz bu konuları dikkate almışızdır. Çözüm sürecinin daha ileri aşamalara gelmesi için herkesin yapacağı, herkesin birtakım atacağı adımlar var. Ancak diğer, Sayın Demirtaş'ın açıklamasıyla ilgili olarak mutabık kalınmayan hususların kamuoyuyla paylaşılması doğru şeyler değil. Her gün yeni bir fikir ortaya atılması Çözüm Süreci'ne katkı sağlamaz. Önemli olan şu ana kadar verilen sözlerin yerine getirilmesi. Ne adım atılacağı, ne olacağı konusunda da zaten hükümetimizin çok kararlı bir tutumu var. Buna özen gösterilmesi lazım.

Açıklamalar, çözüm sürecine destek olacak nitelikte olmalı. Yoksa daha yeterince istişare edilmemiş hususlarda konuşulmamış hususlarda, erkenden yapılan açıklamalar zannedildiği gibi olumlu bir tesir yapmaz. Çok dikkatli bir şekilde bu süreci yürütmemiz lazım. Geçmişte yapılan hataların da tekrar yapılmaması lazım. Biz gelişmeleri yakından takip edeceğiz. Ne zaman hangi adımın atılacağını da tabii bu görüşmeler neticelendikten sonra karar vereceğiz."

AA 

Hep Fitne Sokmaya çalıştılar

"hep Fitne Sokmaya çalıştılar" 

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, AK Parti içinde nifak çıkması için uğraşanların başarısız olduğunu, gelecekte de başarısız olacağını söyledi.
Kayseri Cumhuriyet Meydanı’nda vatandaşlara seslenen Başbakan Erdoğan’a Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut, AK Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş ve Kayseri milletvekilleri eşlik etti.
"Bu önemli seçimde de Kayseri’yi yine finale bıraktık" diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Pazar günü sandığa gidiyoruz. Milletin adayını cumhurbaşkanlığına taşıyoruz. Rabb’im Türkiye için bir milat olan 10 Ağustos’u hayırlara vesile kılsın. 2007 yılındaki süreci siz çok yakından takip ettiniz. 11. cumhurbaşkanını seçmek üzere hazırlıklarımıza başladık. Adayımızı açıkladık ve ‘Cumhurbaşkanı adayımız kardeşim Abdullah Gül’ dedik. Kayseri Milletvekilimizi, yol arkadaşımızı 11. cumhurbaşkanı olmak üzere aday gösterdik. Geçmişte cumhurbaşkanlığı süreçleri nasıl işlediyse aynısını yaptık. İşte o esnada demokrasiden, milli iradenen hazzetmeyenler devreye girdiler. Cumhuriyet tarihi boyunca yapmaya çalıştıklarını yaptılar. AK Partili cumhurbaşkanı seçtirmeyeceğiz dediler. 367 garabetini ortaya çıkardılar. Demirel ve Sezer’in seçiminde olmayan şartları öne çıkardılar. Anayasa Mahkemesi de 367 şartını bize dayatı. Vazgeçebilirdik, geri adım atabilirdik, uzlaşma adı altında dışarıdan dayatılacak sipariş adaylara boyun eğebilirdik ama bunu yapmadık. Biz milletin partisiyiz, bize milletten başka kimse istikamet çizemez dedik. Danıştay’a saldırı yapıp gözdağı vermeye çalıştılar, hukuku çiğnediler, ’Öyleyse hodri meydan’ dedik. Millet yüzde 47 ile bizim arkamızda olduğunu gösterdi. 1938’den beri Türkiye için kriz sebebi olan, her seferinde tartışmalara yol açan cumhurbaşkanlığı seçimini artık parlamentodan alalım millete verelim, dedik. Bunun kararını çıkardık. Millet ne dedi, yüzde 69 oy oranı ile vekiller değil, biz seçeceğiz dedi. Onu da engellemeye çalıştılar. Anayasa değişikliği dönemin cumhurbaşkanı tarafından veto edildi ama halk oylamasını aşamadılar. Böylece bir dönemi kapattık 2007 yılında cumhurbaşkanlığı makamını bir vesayet makamı olmaktan çıkardık. 7 yıl Sayın Abdullah Gül ile son derece başarılı bir dönem geçirdik. Bu süreci hazmedemeyenler devamlı nifak tohumları ektiler. Ülkemiz için yaptıklarımızdan dolayı hep fitne sokmaya çalıştılar. Bunlardan biri de Bahçeliydi. Sayın Cumhurbaşkanımızı çok seviyor. Onun için araya nasıl bir fitne atarım diye çalışıyor. Devlet Bahçeli, biz bu makamlara milletle geldik. Siz yüzde 13’te kaldınız. Zerre kadar yüz olsa 16 yıldır o koltukta oturuyorsun çeker gidersin, ‘Ben bu işi başaramadım başkası gelsin’ dersin ama bunu yapacak irade yok. ’Kılıçdaroğlu sen gidecek misin?’ dedim, hayır, onlar bu yola iktidara talip olmak için çıkmıyorlar. Onlar sadece partilerinin koltuğunda oturmak için çıkıyorlar. Onlarda hizmet siyaseti yok. Biz bu yola çıktığımız andan itibaren birileri pusuya yattılar. Partimiz içinde nifak çıksın diye çok uğraştılar. Hiçbir zaman bunu başaramadılar. Bizim nasıl bir dava ahlakının sahibi olduğumuzu hiçbir zaman anlamadılar. Biz kökü Selçuklu’da olan ulu bir çınarın dallarıyız. Biz bu yola dün çıkmadık. Biz asırlardır bu kutlu yolda yürüyenlerin takipçileriyiz. Bizim davamızda sinsilik yok, arkadaşının kuyusunu kazmak yoktur. Millete hizmet yolunda bencillik yoktur. Haçlılar geldiler, bu toprakları işgal ettiler, umudumuzu yitirmedik. Moğollar geldi işgal etti, umudumuzu yitirmedik. Çanakkale’de, Sevr’de boyun eğmedik. Ezanımızı susturdular ama biz susmadık. Camilerimizi yıktılar ama biz yıkılmadık. Hapsettiler, tehdit ettiler, seçtiğimiz başbakanı idam ettiler sinmedik. Her seferinde, ’Allah’ın yardımı yakındır’ dedik. ’Sabreden zafere erişir’ dedik. İnşallah bu dava bu şekilde istikbale yürüyecek" diye konuştu.

"BAKİ OLAN DAVADIR"
"İsimler fanidir. Baki olan davadır" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Asırlar boyunca isimler üzerine bina edilmiş davaların peşinden gitmedik. Bizim dava sancağımızı omuzlayacak nice Genç Osmanlarımız var. Biz nifak için pusuda yatanları sevindirmeyeceğiz. AK Parti içinde sorun çıksın diye el ovuşturanlara, Bahçeli’ye, Kılıçdaroğlu’na prim vermeyeceğiz. Bizim ülkemiz için yapacak daha çok işimiz var. Büyük güne bir gün kaldı. Milletimizin takdiri ile milletin adayı emaneti devralacak. Reklam filmine MHP tahammül edemedi. Orda ezan vardı, seccade vardı, namaza durmuş Anadolu anası vardı. Bunlara MHP itiraz etti YSK da kabul etti. Ne oldu? Biz filmi durdurduk mu? Devam ediyor. Buyurun, ‘Şu ezanlar ki şehadetleri dinin demeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.’ Kardeşlerim işte bu Bahçeli bu, MHP bu, bunların kutsalı yok. Bunlarda sadece istismar var. Millet inşallah işte o filmde gördüğünüz gibi devletin parlayan yıldızını inşallah ehline devredecek. 28 Ağustos’tan itibaren devlet ve millet bir daha muhabbetle kucaklaşacak. 10 Ağustos öncesinde muhalefetin durumu içler acısı. Evlere şenlik aday siyaseti bilmiyor, İstiklal Marşı’nı bilmiyor. ’30 günde seçim olur mu?’ diyor. Keşke ona 40 gün daha ekleseydik de bunun ne olduğu da ortaya çıksaydı. En iyi bildiği konunun edebiyat ve tarih olduğunu söylüyordu. Orada da çaktı. Yahya Kemal’in Süleymaniye’de Bayram Namazı diye bir şiiri yok, Süleymaniye’de Bayram Sabahı diye şiiri var. Çarkçı Kemal’i biliyorduk ama bir de çarkçı Ekmel çıktı. Ordu’da partimize ihanet eden birini yanına almış, AK Partili Ertuğrul Özkök diyor. Herhalde Ertuğrul Özkök kalpten gitmiştir. Tamamen bilyeler dağılmış durumda. Hal bu. CHP’ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum. Buna mı oy vereceksiniz? Ey MHP’ye gönül veren kardeşlerim. Siz milliyetçisiniz. İstiklal Marşı’nı bile bilmeyen bu adaya nasıl oy vereceksiniz? Ekmel bu sıradan bir şiir değil, bu İstiklal Marşı. Bu adayı kimlerin desteklediğini görün. Pensilvanya 3 gün üst üste beddua seanslarıyla bu adayın arkasında. Almanların dergisi de bu adayın arkasında. Bölgenin tüm diktatörleri bu adayın arkasında. Nerede milletin hasmı varsa bu adayın arkasında. Büyük Türkiye’den rahatsız olanlar bu adayın arkasında. İşte onun için CHP ve MHP’ye, SP’ye, BBP’ye gönül veren kardeşim bu monşer adaya oy vermeyecekler. 10 Ağustos Türkiye’nin 77 milyonun kazanacağı bir milat olacak."
(İHA) 


Öne Çıkan Yayın

Merhaba ! Bloğumuzu Geri Aldık!

Uzun uğraşlar sonucu bloğumuzu geri aldık. Kaldığımız yerden devam edebiliriz :) Telif hakkı olduğunu düşünüyorsan lütfen sağ kutudan ilet...

rek